sgkrehber.com

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Fransada kiraladığı İstanbul Evi'nin haftalık kirasının 249 bin euro olduğu ortaya çıkmıştı. Daha da ilginci ise Ekrem İmamoğlu'nun danışmanı Murat Ongun'un, tüm masrafların sponsorlar tarafından şartsız bağışı ile karşılandığını açıklaması oldu.

İyi de 249 bin euroyu kim niçin karşılasın. Demek ki kamu gücünü elinde bulunduranlar sponsorluk adı altında Sayıştay'ın müsaade etmediği harcamaları karşılama yöntemi buldular.

Öncelikle sponsorların bu kadar parayı şartsız olarak niçin ödediğinin araştırılması gerekiyor. Özellikle sponsorların İBB'den ihale alan firmalar olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Bu konuda Mülkiye Müfettişleri soruşturma yapmadan önce CHP lideri Özgür Özel'in bu sponsoru açıklaması gerekiyor. Zira Özel de Fransa'ya giderek bu olaylara şahit oldu.

Daha önce de CHP'ye alınan bir binada kayıt dışı para ödemesine şahit olunmuştu. Halen yargılama devam ediyor.

Kamuda yapılan bir dizi harcamanın kayıt dışı yöntemlerle karşılanması yeni bir şey olmayıp, yıllardır bu millet bu yöntemlerden bıkmış usanmıştır. Ne hikmetse birilerini frenlemek mümkün olmuyor.

Bu yöntemler bir dönem bankalardan alınan promosyonlarla karşılanmış, bu tutarlar yetmeyince de farklı yöntem arayışına girilmiştir. Kamudan ihale alan firmaların yaptığı sponsorluklar ise düşman çatlatacak cinsten. Sayıştay raporlarına da yansıdığı üzere ihale şartnamelerine yedirilen lüks araçlara dahi şahit olduk.

Bakan Uraloğlu da başka bir sponsor bulmuştu

Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun, bakanlığına yüksek hızlı demiryolu hatları ve limanlar inşa eden Rönesans Holding’in özel uçağıyla Almanya’nın Leipzig kentindeki “Ulaştırma Forumu”na gitmesi, günlerdir kamuoyunda konuşuluyor. Haklı tepkiler üzerine Meclis’e bilgi veren Uraloğlu; firma ile bakanlığı arasında imzalanan sözleşmenin 31. maddesinin bu imkanı sağladığını belirterek, şunları söylüyor:

“Bakanlığa büyük iş yapan ilgili firmanın sözleşmesinde 31. maddede var. ‘Ulaştırma alanındaki eğitim, sempozyum ile ilgili masraflar, bilabedel (bedelsiz) olmak üzere taraflarından karşılanır’ diye. Burada ne bir uçak kiralaması, ne de devletin ilave bir ücret ödemesi var. Böyle bir imkanla biz 4 günlük programı iki günle sınırlandırdık. Yani ne kiralama, ne ödeme, ne de müteahhit firmaya borçlu kalma vardır.”

Bu açıklama adeta özrü kabahatinden daha büyük misalini hatırlatıyor. Bakanın yaptığı açıklamanın şaka olduğunu söylemesi gerekiyor. Yoksa böyle bir açıklama kabul edilemez. Bakanlığa iş yapan firmanın özel uçağıyla seyahatin kabul edilebilir bir tarafı olmadığı gibi yapılan açıklamanın da tutarlı ve makul bir tarafı yoktur.

Bakan istifa etmedi ama etkileri hala devam ediyor

Bu işin gideceği yer Bakan'ın affını istemesiydi ancak Bakan hala yerinde duruyor. Uzadıkça da iktidara maliyeti artacaktır. Vatandaşların içinde bulunduğu ekonomik zorluklar bu tür davranışları affedilemez bir noktaya taşıyor. Ticaret Bakanı örneği hala unutulmadı ve her ortamda hatırlatılıyor. Muhalefet her ortamda özel uçakla seyahati sakız gibi çiğneyecek ve yapılan her güzel işin ardından özel uçak hatırlatılacaktır. Kaldı ki seyahat edilen özel uçak Bakanlığa iş yapan bir firmaya ait. Anlayacağınız soruların uzamaması için Bakan'ın gereğini yapması gerekiyor.

İBB Başkanı'nın Fransada kiraladığı İstanbul Evi'nin sponsorlara karşılatılması nasıl yanlışsa Bakanın özel uçakla seyahati de aynı şekilde yanlıştır. Garip ama kafa aynı.