Kamu yönetiminde Davud (A.S.) tövbesi
Yeni Şafak gazetesi yazarı Ahmet Ünlü'nün yazısı...
Kur’ân-ı Kerim’de geçen kıssalar insanların anlayışına göre birçok hikmeti içinde barındırmaktadır. Bu kıssalar sıradan hikayeler gibi okunup geçilecek türden değildir ve içinde birçok ibret ve hikmet barındırır. Bu çerçevede Sad Suresinde geçen Hz. Davud (a.s.) hikayesini açıklayarak günümüz kamu yönetimine uyarlamaya çalışacağız.
Müfessirlerin çoğuna göre aniden Hz. Davud’un önünde beliren iki davacının ona günahlarını hatırlatmak için gönderilmiş iki melek olduğu ifade edilmiştir. Bazılarına göre ise davayı sonuçlandırırken sadece bir tarafı dinleyerek hüküm vermesinin yanlış olduğu, bunun için de tövbe ettiği ifade edilmiştir.
Ancak, bize göre kıssada geçen en önemli hususlar;
1- Kardeşler arasındaki gelir adaletsizliğinin korkunç boyutlara ulaşması,
2- Zengin-fakir arasındaki gelir adaletsizliğinin zirve yapmış olmasına rağmen zenginin hala fakirin malında gözünün olması,
3- Yöneticinin toplumdaki bu kadar adaletsizliği görmemesi ya da çözmek için gayret etmemesi,
4- Toplumdaki yaygın adaletsizliğe rağmen halkın yöneticiye normal yollardan ulaşamaması,
5- Yaptığı adaletsizliğin farkına varan yöneticinin kendisine gelerek tövbe etmesi,
6- Yöneticilerin hata yapmalarından ziyade hatalarının farkına varmaları,
7- Yöneticinin mescidde de olsa ona halkın ulaşmasının mümkün olamayacağı, yani hakla birlikte olmanıza rağmen halkın size ulaşmasının zor olabileceği.
Bu çerçevede tevdi edilen küçük büyük her görev bir imtihandır ve her imtihanda olduğu gibi sonuçta başarı ve başarısızlık olacaktır. Hz. Davud, imtihanın farkına vardı, hatasını anlayarak hemen secdeye kapandı ve tövbe ile arındı.
Nitekim, surenin 26’ncı ayetinde tövbenin devamı olarak şunlar hatırlatılmıştır: “Ey Davud, biz seni bu ülkede hükümdar kıldık. O halde sen de insanları adalet ve hakkaniyetle yönet. Sakın heva ve hevesine uyma; yoksa seni Allah yolundan saptırır. Bil ki Allah yolundan sapanlara, hesap gününü umursamadıklarından dolayı şiddetli bir azap vardır.”
Nasıl ki bir ev reisi evinin yönetiminden sorumludur ve çoğu zaman güçsüz eşine veya küçük ve güçsüz yavrularına şiddet ve adaletsizlikler uygular, aynı durumu yöneticiler için de uyarlayabiliriz. Bazen haksızlık eden bir baba haksızlığının yüzüne vurulmasından hoşlanmazsa, çoğu zaman yöneticiler de işlenen yanlışların hatırlatılmasından hoşlanmaz. Ama yönetimin başarısı yapıcı eleştiriden geçmektedir.
Bu yazının kaleme alındığında seçimler için oy verme işlemi devam etmekteydi. İnşallah sonuçların sıkıntı oluşturmayacağını ümit ediyoruz. Ama sonuç ne olursa olsun, Ak Parti açısından, ciddi bir özeleştiri kaçınılmaz hale gelmiştir. Hatta özeleştirinin ötesinde üste para verip hizmet alımı yöntemiyle eleştiri yaptırılmalıdır. Yani parti, her yönüyle objektif olarak bağımsız denetçilerce masaya yatırılmalıdır.
Yapıcı eleştiri bir organizasyonu en güçlü kılan unsurdur. Canınızı sıksa da düşünmenizi ve yanlışlarınızı görmenizi sağlar. Bunun yerine yasaklarsanız, çürümeyi hızlandırırsınız. Önerimiz, elbette parti yönetimlerinizle detaylı toplantılar yapın ama asıl dinlemeniz gereken konu uzmanlarını da dinlerseniz büyük mesafe alınacağını halisane ifade etmek isteriz. Netice-i kelam olarak, eleştiri girmeyen yere yalakalar girer ki, bunların üzerine toprak atma yönünde talimatlı olduğumuzu da bir dost olarak hatırlatmak isterim.
Rabbim cümlemizi Hz. Davud gibi tövbe eden ve arınarak huzuruna çıkan kullarından eylesin.
Benzer Haberler
Resmi Gazete'de bugün (02.10.2025)
Resmi Gazete'de bugün (01.10.2025)
3600 ek gösterge düzenlemesinin ortaya çıkardığı sorunlu alanlar
Resmi Gazete'de bugün (30.09.2025)
Kimler mesleki eğitim almalıdır?
Kütahya'da 4,5 büyüklüğünde deprem
Resmi Gazete'de bugün (29.09.2025)
Belediye operasyonları sonrasında acilen düzenleme yapılması gereken noktalar