Telefon
WhatsApp
Kamu yönetimine hakim olması gereken ilkelere kısa bir yolculuk

Bugünkü yazımda yıllardır gündemde tutmaya çalıştığım yönetim ilkeleri ve sonuçlarından bahsetmeye çalışacağım. Yönetimde adalet, ehliyet, istişare, emanet, dürüstlük ve sorumluluk gibi temel ilkeler kenara itme lüksümüzün olmadığı temel kavramlardır. Hangi dünya görüşüne tabi olursanız olun yönetimde bu ilkeler deniz fenerleri gibidir.

1- Yönetimde adalet: Yönetimin merkeze alması gereken en temel ilkelerinden biri adalettir.

Adalet, hem bireyler arasında hem de yönetenle yönetilen arasında hakların gözetilmesi anlamına gelir. Hak edene hak ettiğinin verilmesine dayanır.

(Maide, 5/8)

Yönetici, kim olursa olsun, düşmanına dahi adaletle davranmak zorundadır. Zaten meselenin özü de bu ilkede düğümlenmektedir. İster ülke ister kurumlar isterse aile olsun buralarda adalet hakim olmuşsa sorunlar asgariye inmiş demektir. Bu ilke detaylandırılabilir ama lafın tamamını söylemeye gerek olmadığını düşünüyorum.

657 sayılı Kanun’un üç temel ilkesinden birisi olan liyakat, bu Kanunda; devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmak olarak tanımlanmıştır. 657 sayılı Kanun’da liyakat ifadesi 3 yerde geçmektedir.

Arapça liyâkat kelimesinden gelen liyakat Türkçe sözlükte; “Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk ve yaraşırlık durumu” olarak tanımlanmıştır.

 
3- İstişare (Danışma): Kamu yönetiminde keyfilikten ziyade kararlar, ortak akılla alınmalıdır. “…Onların işleri aralarında istişare iledir…” (Şura Suresi, 42/38) “…İş hususunda onlarla istişare et…” (Âl-i İmrân, 3/159)

Peygamber Efendimiz (S.A.V.) dahi önemli konularda ashabıyla istişare etmiştir. Bu konuda çok sayıda örnek vardır. Yönetimde istişare ya da katılımcılık Peygamberi bir yöntemdir. Buna modern tabirle “katılımcı yönetim” de diyebiliriz.

“Her kim zerre kadar hayır işlerse onu görür; kim de zerre kadar kötülük işlerse onu görür.” (Zilzal 99/7–8) “Yeryüzünde sizi halifeler kılan O’dur...” (Fatır, 35/39)

İnsanlarla diğer canlıları ayırt eden en temel husus sorumluluktur. Bu nedenle insana “yeryüzünde halife” (yani yönetim sorumlusu) olma yetkisi verilmiştir; dolayısıyla yönetici hem halka hem de Allah’a karşı hesap verebilir olmalıdır. Bazen ben sadece şeref veririm hesabı başkaları öder mantığının işlediğine de şahit olabiliyoruz. İşin özü, yetki ve sorumluluk biri birinin mütemmim cüzüdür. Davul birinde tokmak da başkasında olmamalıdır.

Bu İlahi buyruğa göre üstünlük, makamla değil ahlak ve takva iledir. Dolayısıyla yönetimde sistemsel olarak eşitliğe önem verilmesi gerekiyor.

6- Dürüstlük ve doğruluk (Sıdk ve Emânet): Yöneticinin güvenilir, doğru sözlü ve şeffaf olması gerekir. “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.” (Ahzab, 33/70) “Doğrularla beraber olun.” (Tevbe, 9/119)
 
7- Barış, affedicilik ve merhamet: Yönetimde katı değil, merhametli bir yaklaşımın teşvik edilmesi gerekmektedir. “…Allah, adalet ve ihsanı emreder...” (Nahl, 16/90) “…Affetsinler, bağışlasınlar. Allah’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz?..” (Nur, 24/22)

Yönetim, cezalandırıcı değil, onarıcı ve barışçıl olmalıdır. Bazen küçük bir eleştiriye dahi tahammül edilemediğine şahit olabiliyoruz. Daha önceki yazılarımda sıklıkla Hz. Ömer’in eleştiriye nasıl yaklaştığını örnekleriyle açıklamıştım.

8- Yolsuzluk ve zulümden kaçınma: İster ilahi isterse beşeri olsun her yönetim haksız kazanç ve yolsuzluğu cezalandırmıştır. En azından teorik olarak durum budur. “Birbirinizin mallarını haksız yollarla yemeyin...” (Bakara, 2/188) “Zalimler asla kurtuluşa eremez.” (En’am, 6/21)
 
9- Toplumun refahı ve kamu yararı: Birçok kanunda kamu yararı ve hizmet gereği ifadesini görürsünüz. Kamu yararının bireysel yarardan önce geldiği bilinen bir gerçektir. Şeffaflık ilkesini merkeze koyduğunuzda aksi bir davranış zaten varid olamaz. Mecellede “Zarar-ı âm, zarar-ı hâssa ile izâle olunur.” Devlet, bireysel çıkarlar için değil, toplumun huzuru ve refahı için vardır.

Özetleyecek olursak, kamu yönetiminde yukarıda belirtmiş olduğumuz dokuz temel ilkenin aynı zamanda ilahi iradeye de uygun olduğunu belirtmek isteriz. Hz. Ömer (r.a.) döneminde adalet ve şeffaflığın yönetimin merkezi değeri hâline geldiğini söyleyebiliriz. Yine Hz. Ömer, valilerini seçerken bilgi, ahlak, adalet ve halkla ilişkileri dikkate almıştır. Biz az söyledik siz çok anlayın diyerek yazıyı tamamlayalım.

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!